KARACABEY’DE DOĞA KATLİÂMININ HİÇ BİTMEYEN SERÜVENİ
Manyas Gölü’nden doğup, Karacabey sınırlarında Kocadere ile birleştikten sonra Kocaçay adını alarak Marmara Denizi’ne dökülen 34 km. uzunluğundaki Karadere‘de, yine ve yeniden binlerce sayıda balık ölümleri görüldü. İddiaya göre; deredeki zehirlenme, yakınlardaki bir maya fabrikasının dereye bıraktığı kirli atık sular yüzünden oluşmuş bulunuyor.
Adı açıklanmayan Balıkesir il sınırları içindeki maya fabrikasının bu ilk icraatı değil ki! Her yıl aynı olay yineleniyor. Yerel, ulusal basın, haber ajansları ve televizyon haber kanalları bu doğa katliamını bangır bangır duyuruyor. Her olayda olduğu gibi maalesef iki gün konuşuyor, sonra unutup gidiyoruz. Ta ki eylem tekrarlanana kadar. Haberlerde yetkililer, sudan örnek aldıklarını ve nedenini belirlemek için tahlile gönderileceğini üzerine basa basa çok büyük iş yapmış gibi deklare ediyorlar. Sonuç : Kocaman bir HİÇ !!!
Karacabey’de yaşayan, en eski ve emekli bir basın mensubu olarak 40 yıldır bu tür haberleri hep ülke gündemine taşıdım. Hatta sadece ülke değil, TRT Haber Merkezi’nde çalışıyor olmam nedeniyle de radyo ve televizyonlarda dünya gündemine bile…TRT’nin tek kanallı tv. olduğu dönemlerde, akşam saat 20.00’de TRT Haber Merkezi o günkü haberleri okuyacağı an tüm Türkiye televizyon başına toplanır, gerek evlerde, gerek kahvehanelerde ortamda çıt çıkmaz, sadece bulunulan yerde spikerin sesi yankılanırdı. İşte öylesine bir ortamda “TRT görüntülü yayınladığı haberde; “ Bursa’nın Karacabey ilçesindeki Canbolu Deresi’nde toplu balık ölümleri yaşandı. TRT Karacabey Muhabiri Gürel Ergen’in bildirdiğine göre” der ve habere devam ederdi. Veya görüntüler ekranda akarken “Bursa’nın Karacabey İlçesindeki Karadere’de doğa katliamı!!! Karacabey TRT Muhabirinin bildirdiğine göre, bir maya fabrikasının dereye bıraktığı atıkların toplu balık ölümlerine yol açtığı iddia ediliyor” şeklindeki doğa katliamını tüm Türkiye’nin, hatta dünyanın gözleri önüne serer, kulaklarında yankılandırırdı. Şimdiki adı Doğan Haber Ajansı olan o zamanki Hürriyet Haber Ajansı’nın da yıllardır değişmeyen emekçisi idim. Aynı haberler, Türk Basını’nın Amiral Gemisi denilen Hürriyet gazetesinde ve en güvenilir Gazete olarak adlandırılan Milliyet’te ve de Cumhuriyet’te sekiz sütuna manşet olurdu.
Bu arada ilginç bir anımı da kısaca anlatmak isterim: Bir gün, Karacabey Belediye hoparlöründen şöyle bir anons yapıldı: “Dikkat dikkat! Karacabey Kaymakamlığından bildirilmiştir. Sayın halkımıza önemle duyurulur.Yarınki 15 Haziran ile 20’ si arasında 5 gün süre ile Canbolu Deresi’ne zehirli atık bırakılacağından; dereden su alınması, balık avlanması, yüzülmesi, hayvan ve tarla sulanması yasaklanmıştır.Önemle duyurulur.” Lütfen dikkat ediniz. Bu anonsu Karacabey Kaymakamlığı yaptırıyor! Duyuru, Balıkesir Valiliğinden Bursa Valiliğine,oradan da Karacabey Kaymakamlığına geliyor.Hemen belediyeye gidip, duyurunun fotokopisini aldım.
Haber, “DAVUL ZURNA ÇALARAK ve İLÂNLA DEREYİ ZEHİRLEDİLER” manşeti ile ulusal ve Bursa yazılı yerel basınında, daha da etkilisi TRT Ana Haber Bülteni’nde yer alınca, o günlerde kaymakam izinli olduğundan vekalet eden (adı bende saklı) İlçe Tarım Müdürü Beyefendi ofisimize gelerek, “Bu haberi niye yazdınız? Karacabey’i dünyaya rezil ettiniz” demez mi?! Sanki dereyi gazeteciler zehirlemiş! Kendisine, “doğanın hepimizin olduğunu, korumamız gerektiğini” söyleyerek iknaya çalıştım. Sinirlendi ve çıktı gitti. Ancak, birkaç gün sonra tekrar ofisimize gelerek, “Siz haklısınız! Hepimizin olan bu doğayı korumamız gerek. Yanlış yaptık! Size sinirlenmekle haksızlık ettim. Özür dilerim!” dediğini hâlâ tebessümle anımsarım.
Benim, hemen hemen 50 yıla yakın çabalarım, bu tür olayları, sırf yetkililerin ilgisizliği; “adam sendeciliği”, vurdum duymazlığı yüzünden, yeteri kadar önlemeye yetmedi. Maalesef bir kişinin gayreti ile olmuyor. Çözüm, toplumumuzdaki doğaya karşı sevgisizliği sevgiye, aşka dönüştürmek, gelecek nesillere çevre bilinci aşılamaktan geçiyor!
Lütfen Paylaşın ve Beğenin